Veraset nedir,Veraset ne demektir,Veraset anlamı ve açıklaması
Veraset nedir?
Veraset kavramı miras hukukunda geçen bir terimdir ve mirasta hak sahipliliğiniifade eder.
Bir kimsenin vefatı (ölümü) üstüne sahip olunan mal varlığının yasai varislerine (mirasçılarına) intikal etmesi.
Ölümle murisin malları bir tüm olarak, direkt olarak doğruya ve kendi kendine mirasçılarına intikal eder. Miras bırakan bu şahısye muris, mirasçılarına varis, bu ikisi arasındaki münasebete de veraset denir. Murisin aniden çok mirasçısının bulunması durumunda, bu şahsın tereke malları üstündeki haklarının tanzimi konusu ile ilgili iki sistem vardır.
Birinci sisteme göre, mirasçılar miras payları ölçüsünde, tereke(murisin malvarlığı) üstünde müşterek mülkiyet hakkına sahiptir. Bunun neticesi serbestçe tasarruf edilebilirler, bunu diğersına satabilirler, üstünde rehin ve istifade (faydalanma) hakkı da verebilirler. Bu sistem, İslam Hukukunda, eski Türk Hukukunda, Roma Hukukunda ve Fransız Hukuku doğrulusunda kabul edilmiştir. İkinci sistem, Cermen (Alman) Hukukunun iştirak durumunda mülkiyet prensibine dayanmaktadır. Her mirasçının hakkı, tereke tümü üstündedir.
Bunların yönetimi ve üstündeki tasarruf muameleleri mirasçılar doğrulusunda beraber yapılır. Mirasın taksimine kadar, tereke taksim edilmemiş tek bir şahısye ait mal durumundadır. Bu sistem, Alman, İsviçre ve günümüz Türk Hukuku doğrulusunda kabul edilmiştir.
Miras ortaklığı
Medeni Kanuna (M.K.) göre, murisin aniden çok mirasçısı bulunduğu takdirde, şunların tereke malları üstünde iştirak durumunda mülkiyet hakları vardır. Muris, vasiyetnamesinde bunun aksine bir tasarıda bulunmuş olsa bile, bunun bir hükmü yoktur.
Miras ortaklığı yasadan doğar (Md.518). Mirasçıların bu ortak hak sahipliği mirasın taksimine kadar devam eder. Medeni Kanuna göre, mirasçılardan herbiri her vakit mirasın taksimini talep edebilir. Bunu önlemek amacıyla, ortaklığın devamı maksadıyla, mirasçıların aralarında muvafakatleri alınmak amacıyla yapılması lazım olur. Buna rağmen, mirasçıların mirasçı sıfatıyla haiz bulundukları talep ve dava hakları mahfuzdur. Örneğin oluşturulan vasiyetnamenin iptalini, tenkisini isteyebilir ya da miras sebebiyle istihkak davası açabilir.
Mirasın taksiminden evvelce, mirasçı kendi hissesini prensip olarak mirasçı olmayan birine devredemez. Ancak M.K. 612. md.de bunun bir istisnası vardır. Mirasçı miras hissesini diğerlarına geçirmişse bu hisse fakat mirasın taksiminden sonra o şahısye geçebilir. O şahıs mirasçı sıfatını kazanamaz, mirasçılık sıfatından doğan davaları alamaz.
Murisin malları varisçileri arasında paylaştırılmadan evvelce hepsi ortak kullanır. Mülkiyet ve zilyetlik hakları, kullanma, faydalanma hakkı vardır. Bu hak ve yetkilerini karşılıklı olarak anlaşmak amacıyla kullananlar arasında ihtilaf çıkarsa mirasçılardan biri mirasın taksimini talep edebilir.
Miras şimdilik taksim edilmemiş durumdayken miras ortaklığına ait davalar tüm mirasçılar doğrulusunda açılabilir. Açılan davaya mirasçılardan herbiri şahsen ya da temsilcileri aracılığı ile katılırlar. Mirasçılardan biri doğrulusunda açılan davaya, diğer mirasçıların sonradan katılmaları ya da muvafakatlarını bildirmeleri de olasıdür. Miras ortaklığına belirleme olunan bir temsilcinin vasiyeti tenfiz memurunun ya da M.K. 533 ve 572’de belirti edilen mirasına adeta yönetiminin lazım geldiği hallerde, dava, miras ortaklığı adına şunlardan biri doğrulusunda açılabilir.
Miras bırakanın alacakları da mirasçılarına geçer. Bu alacakların tahsili, amacıyla de fakat tüm mirasçılar beraber dava açabilir. Bir ya da birkaç mirasçının açacağı dava hüküm ifade etmez. Ancak yapılması gereken ve süreye bağlı işlerde mirasçılardan birinin dava açması da olasıdür. Hem de her mirasçı mirasın halini öğrenmek amacıyla “Tespit Davası” da açabilir.
Mirasçılar, ittifakla verecekleri bir kararla mirasın yönetimini bir temsilciye bırakabilirler. Mirasçılar bu hususta anlaşamazlarsa, miras bırakanın (müteveffa) son ikametgahı olan yerdeki Sulh Mahkemesi bir temsilci belirleme eder. Ancak mahkemenin bir temsilci seçebilmesi amacıyla mirasçılardan en az birinin bunu talep etmesi lazım olur (M.K. md. 581).
Mirasçıların sorumluiyeti
Mirasçılar, miras bırakanın tüm borçlarından da sorumludür. Mirasın tamamı alacak ve borçlarıyla beraber bir tüm olarak miraçsılara intikal eder. İslam Hukukunda, Fransız Medeni Kanununda, Roma Hukukunda mirasçı fakat terekeden kendi hissesine düşen mal nispetinde sorumlu tutulur. Murisin borçları tereke mevcudundan çok bulunduğu takdirde, borçların terekeyi aşan alanı sakıt olur (düşer). Günümüz Türk Medeni Kanununda ve İsviçre Medeni Kanununda, murisin (miras bırakanın) borçlarından ötürü mirasçıların müteselsil ve şahıssel sorumluiyetleri vardır.
Miras bırakanın tüm borçlarından mirasçıların hepsi teker teker sorumludur. Miras kalan mal bu borçları ödemeye yetmezse her mirasçı kendi şahıssel gelirinden bu borçları ödemek zorundadır. Alacaklı, alacak hakkını isterse mirasçıların hepsinden, isterse bir bölümünü birinden bir bölümünü diğerinden, isterse tamamını bir tek mirasçıdan talep edebilir. M.K. md. 616 gereğince mirasçıların bu şekildeki müteselsil sorumluiyetleri mirasın taksiminden itibaren 5 sene sonra düşer. Beş senelik vakitın geçmesinden sonra miras bırakanın borçlarından ötürü, mirasçılar fakat miras paylarıne düşen borçlardan sorumlu olurlar.
Mirasın taksimi
Mirasçılar arasındaki iştirak durumundaki hak sahipliği münasebeti (miras ortaklığı) taksimle sona erer. Her mirasçı, her vakit mirasın taksimini, talep edebilir (M.K. md. 583). Mirasçılardan birisi, miras ortaklığı devam eder iken ölmüşse, ölen mirasçının mirasçıları onun yerine mirasın taksimini talep edebilirler (M.K. md. 583). Mirasçıların mirasın taksimini istemeleri belli bir süre ile sınırlı değildir; her vakit olasıdür.
Taksim davası, tüm tereke mallarına şamil olmalıdır; kısmi taksim davası açılamaz. Taksim davasına diğer mirasçılar muhalefet etseler bile, taksimi önleyemezler. Bir mirasçının taksim isteğine, diğer tüm mirasçılar muhalefet etmekte iseler, bu takdirde mirasçılar taksim isteyenin hissesini kendine vermek ya da ödemek amacıyla miras ortaklığını aralarında devam ettirebilirler.
Prensip olarak mirasçılar kendi aralarında anlaşarak mirası istedikleri gibi paylaşabilirler. Ancak bunun amacıyla mirasçıların bu hususta ittifak etmeleri şarttır. Birisi, muhalefet ederse karar alınamaz. Bu takdirde, mirasçılardan birinin isteği üstüne, mirasın taksimi, selahiyetli merci doğrulusunda yapılmak icap eder. Müteveffa ölüme bağlı tasarrufu ile bizzat belirleme etmiş olabilir. Ancak muris bu tür tasarrufları ile mirasçıların mahfuz hisse haklarını ihlal edemez. Yani yasaun mirasçılara verilen payları kaldıramaz.
Mirasçılar arasında anlaşamazlarsa, herbir mirasçının yetki sahibi merci olan müteveffanın son ikametgahı olan yerdeki Sulh Mahkemesine başvuru ederek taksimin yapılmasını talep etme hakkı vardır. Medeni Kanun, mirasçılar arasında taksimde eşitlik prensibini kabul etmiştir. Bunun anlamı, tüm mirasçıların aynı hukuk kurallarına tabi olmasıdır. Miras paylarınin büyüklüğü ya da küçüklüğü yasa hükümlerine ya da müteveffanın (miras bırakanın) vasiyetine göre belirleme edilir; bu bakımdan eşitlik zururi değildir.
Mirasın taksimi tarzı
Mirasın taksim edilebilmesi amacıyla, evvela tereke (malların) tam bir belirlemeini gerçekleştirme gerekmektedir. Müteveffadan mirasçılarına intikal eden malları ve borçları net olarak belirleme ve belirleme etmek lazım olur. Bunun amacıylae müteveffanın mirasçılarından olan alacakları ve şunlara olan borçları da girer. Buna karşılık, miras bırakanın vasiyetnameyle yaptığı muayyen mal vasiyetleri, vakıflar tereke mamalekinden (mallarından) çıkarılırlar ve mirasın taksimine dahil olmazlar.
Miras taksimine katılan ne kadar mirasçı varsa o kadar hisse teşkil olunur (M.K. md. 590). Örneğin, murisin (mirası bırakanın) üç çocuğu ve kendisinden evvelce ölen dördüncü bir oğlundan da üç torunu varsa, burada evvela dört hisse teşkili ve ikinci olarak da dördüncü hissenin üç hisseye bölünmesi icab eder.
Diğer bir misal: Mirasçı olarak sağ kalan eş ve miras bırakanın kendisinden evvelce ölmüş oğlundan üç torunu varsa, burada evvela iki hisse teşkil olunur ve bunu müteakip fürua ait hissenin üçe taksimi icab eder. Buna karşılık, mirasçılar sağ kalan eş ve miras bırakanın üç çocuğundan ibaretse, bu takdirde, dört mirasçı bulunduğundan, dört miras hissesi teşkili lazım olur.
Mirasçıların miras haklarının eşit büyüklükte olmaması durumunda, miras payları değişik büyüklükte olacaktır. Örneğin, nesebi sahih çocukların yanında, nesebi sahih olmayan bir çocuğun mirasçı olması ya da yarım kan kardeşlerin tam kan kardeşlerle beraber mirasçı olmaları durumunda detaylı büyüklükte miras payları teşkili icab eder. Mirasın taksimi, olası bulunduğu derecede aynen taksim yolu ile yani mal olarak taksim edilmelidir. Bu olası değilse paraya çevrilerek taksimi yoluna gidilir.
M.K. md. 592’ye göre, mirasçılardan birisinin itirazı üstüne, aile evrakı ve anı teşkil eden eşya satılamaz. Örneğin miras bırakanın mektupları, aile şeceresine ait resimler, portreler, heykeller , madalya ve takdirnameler, diplomalar satılmaz. Bunların mirasçılardan birine tashihi lazım olur. Miras bırakanın sağlığında mirasçılardan birine ya da birkaçına bırakmış bulunduğu mallar ve paralar diğer mirasçılar doğrulusunda talep edilir.
Ancak miras bırakan o mirasçıya bıraktığı malların terekeye dahil olmadığını belirtmişse o mallar geri alınmaz. Örneğin, miras bırakan mirasçılarından birine doğum günü, evliliği, imtihanda muvaffakiyet vs. gibi sebeplerle birtakım şeyler armağan etmişse şunlar geri alınmaz. Mirasçılar daha miras bırakanın sağlığında, beklenilen miras hakkını aynı murisin diğer bir mirasçısına ya da mirasçı olmayan bir diğer şahısye temlik edebilir (M.K. md. 613).
Mirasçılar arasında cenin varsa, mirasın taksimi doğmasına bırakılır (M.K. md. 584). Miras bırakanın sağ kalan eşi (karı ya da koca) diğer mirasçılarla beraber mirasçı bulunduğunda, dilerse terekenin yarısını intifa hakkını (faydalanma hakkı) ya da dilerse dörtte birinin mülkiyetini alır (M.K. md. 444). Karı ya da koca, intifa hakkı yerine ona eş değerde olmak üzere her sene verilebilecek bir gelire bağlanmayı da isteyebilir (md. 445).
Mirasçının evlat edindiği şahıs ve onun çocukları, evlat edinenin ölümü durumunda onun mirasçısı olur. Ancak evlat edinen evlatlığın mirasçısı olamaz (md. 447). Miras bırakanın hiçbir mirasçısı yoksa mallar devlete (Hazineye) geçer (md. 448). İslam Hukukunda, mirasın taksimini (veraset) gösteren, vefat eden kimsenin bıraktığı malın kimlere verileceğini ve nasıl dağıtılacağını belirten ilme “Feraiz İlmi” denir. (Bkz. Feraiz)
Sözlükte “veraset” ne demek?
1. Kalıtım, soyaçekim, irs, veraset.
2. (kalıtta) hak sahibi olma.
Veraset sözcüğünün ingilizcesi
n. devolution, inheritance, succession
Köken: Arapça
Veraset konusunda daha farklı bilgi ve belgelere sahip olan ziyaretçilerimizin, bu bilgi ve belgelerini yorum kısmında paylaşmaları faydalı olacaktır.