TÜRKÇE DERSİ ÖĞRETİM TASLAK PROGRAMININ DEĞERLENDİRME RAPORU
Taslakta ilk dikkati çeken temel becerilerin değişmesi. Sözlü İletişim, Okuma ve Yazma olarak yeni öğrenme alanları belirlenmiş. Kazanımların numaralandırılmasında da öğrenme alanlarının değişmesine paralel olarak değişikliğe gidilmiş. Birinci sınıftan sekizinci sınıfa kadar daha önceki müfredatta toplam 494 olan Türkçe müfredat kazanımları, yeni müfredatta 366’ya indirilerek, sadeleştirilmiş.
Dil bilgisi kazanımları, güncellenen programda 5. sınıftan itibaren sözlü iletişim, okuma ve yazma öğrenme alanlarının içerisine yerleştirilmiş. Güncellenen programda ilk dört sınıf seviyesinde dil bilgisi kazanımlarına yer verilmemiş. Bunun yerine okuma-anlama-değerlendirme kazanımlarına ağırlık verildiği belirtiliyor.
Sözlü İletişim öğrenme alanında eski programdaki konuşma ve dinleme alanlarının birleştirildiği görülüyor.
Okuma öğrenme alanında ise akıcı okuma, söz varlığı ve anlama olmak üzere üç alt grupta kazanımlar sınıflandırılmış.
Taslakta temalarda da değişikliğe gidilmiş. 5,6,7 ve 8. Sınıflarda on altışar dinleme metni, otuz altışar okuma metni verilmiş.
Kazanımları ve bunların açıklamalarını inceledikten sonra:
1.Dil bilgisinin payının azaltılacağı söylenmesine rağmen 5.sınıflarda dil bilgisi konularının artmış. Eş Anlam, Zıt Anlam, Yapım Eki, Metin Türleri, Anlatım Biçimleri, Düşünceyi Geliştirme Yolları, Söz Sanatları, Büyük Harflerin Kullanımı, Noktalama İşaretleri, Sayıların Yazımı, -de, -ki bağlaçlarının Yazımı, Ses Olayları, Ek-Kök gibi altıncı sınıfta verilen ve altıncı sınıftaki öğrencilerin bile anlamakta, öğrenmekte güçlük çektiği konuların beşinci sınıfta verilecek olması öğrencilere ve bizlere zorluklar çıkaracaktır.
2.Eski müfredatta 6.sınıftaki konu sayısının çokluğu hala devam etmekte. Çekim Ekleri, İsim ve İsim Tamlamaları, Zamirler, Sıfatlar, Edat-Bağlaç Grubu, Kelimenin Yapısı konularına yeni müfredatta da yer verilmiş. Söz sanatlarına da tezat eklenmiş. Bu konular anlamlandırılması zor konular. Somutlaştırılarak anlatılması uzun zaman alan konular. Eski müfredattaki dil bilgisi hatası burada da devam ediyor.
3.Yedinci ve sekizinci sınıflara yeni bir konu daha eklenmiş. Şiir bilgisi bu kademelerde farklı kazanımlarla verilmiş. Konu sayısının azaltılması beklenirken serbest ve aruz ölçüsü, şiir türleri, redif, kafiye gibi yeni bilgiler eklenmiş.
4.Metin türlerinin hangilerinin hangi sınıf düzeyinde verileceğinin yazılmaması da başka bir hata bence. Mutlaka kitapların basımında belli olacaktır fakat bu şekilde sunulması soru işaretlerine neden oluyor.
5.Ortaokul düzeyindeki sınıflarda elli ikişer metin verilmesi zamanlama sorunlarına neden olacaktır. Merkezi sınavlar, olumsuz kış koşulları, mevsimlik işçilik, terör olayları gibi olaylar eğitimin ara verilmesine sebep olmakta. Bu olayların yaşandığı yerlerde bu kadar çok metin işlemek kabil olmamakta. Yurt genelinde eşitliğin bozulmasına sebep olabilir. Daha az dil bilgisi, daha az metin, fonksiyonel etkinliklerle daha kaliteli zaman geçirilebilir öğrencilerle.
6.Sekizinci sınıflarda bazı dil bilgisi konularının olmaması gayet başarılı. Öğrencilerimiz Dil bilgisinin içinde boğulup Türkçe dersini sadece dil bilgisi olarak görüyorlar.
- “Hazırlıklı konuşmalar yapar.”, “Çoklu medya kaynaklarının güvenilirliğini sorgular.”, “…basılı ve dijital içeriklerde içindekiler ve sözlük kullanmayı bilir.”, “Bir eserin yazılı metni ile aynı eserin medya sunumunu karşılaştırır.” gibi kazanımların verilmesinde teknoloji kullanımı anahtar rol oynar. Şehir merkezindeki öğrenci imkânları ile köylerdeki öğrencilerimizin imkânlarının eşit olmadığı düşünüldüğünde bu kazanımların eşit verilmesi çok zor olacaktır.
8.Soyut işlemler döneminde olmayan 5 ve 6.snıf öğrencilerine verilen özellikle dil bilgisi konularının öğrencilere ağır geldiğini ve Türkçe dersine karşı olumsuz tavır gelişmesine sebep olduğunu çokça yaşadık. Bu müfredatta da aynı hata devam etmektedir. Dil bilgisi konularının günlük hayatta ne işe yaradığı etraflıca düşünülmelidir. Fiilimsiyi bilmek öğrencinin günlük hayatındaki hangi sorunu çözeceği kanaatimce belli değildir. Dil bilgisine ayrılan vakit yerine okuma, anlama, değerlendirme çalışmalarının artması daha yerinde bir hamle olacaktır.
9.Son olarak kazanımların hayat bulduğu MEB kitapları ve özel yayınevlerinin kitapları arasındaki uçurum umarım bu kazanımların verilmesinde de yaşanmaz. Bitişik, eğik el yazısı uygulaması öğretmenlerin tüm itirazlarına rağmen devam ediyor. Ders kitaplarında da tüm yazılanların el yazısı olması gerekiyor bu çerçevede. MEB, özel yayınevlerinden daha kaliteli, bol çeşitli etkinliklerin yer aldığı ve en önemlisi köy-şehir dengesini gözeten çalışmaların olduğu kitaplar istemelidir.
Abdullah KURT
Türkçe Öğretmeni